9 Nisan 2017 Pazar

GEOGUSSR

GEOGUSSR çok eğlenceli bir coğrafya oyunu oyun sizi rastgele dünyanın herhangi bir ucuna atıyor ve sizde nerede olduğunu bulmaya çalışıyorsunuz. Mimariye araziye toprağa ağaçlara dikkat edin çünkü her yörenin kendine göre bir mimarisi coğrafi özellikleri vardır. Oynamanızı kesinlikle tavsiye eder. İyi eğlenceler şimdiden.

DEPREMDE BİNALAR NEDEN YIKILIR ??

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Teknik Eğitim Fakültesi Yapı Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi ve Rektör Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Ali Ergün, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ve çevresinde meydana gelen deprem ve yıkılan binalar ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Van depreminin Türkiye'de göz ardı edilen deprem gerçeğini bir kez daha ortaya koyduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Ergün, "Deprem sonrası yaşamlarını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyoruz. Ülkemizde meydana gelen yıkıcı depremlerden iki tanesi de ilimizi etkilemiştir. 1995 Dinar ve 2002 Sultandağı depremlerini yaşayan bir il olarak depremin soğuk yüzünü yakından tanıdık, deprem sonrası yapılan çalışmaları ve sonuçları analiz edebildik. Deprem sonrası yetkili organlar, sorumlu kurumlar ve birimler ile toplumda oluşan infial, deprem sonrası yaraların sarılma amaçlı yapılan çabalarla ve iyileştirmelerle durağan bir hale geçmiştir. Deprem sonrası toplumda oluşan tedirginlik, kurumlardaki uğraşlar, yer seçiminden imar sistemine ve bu sistemin yürütücülerine, mimarından mühendisinden işçisine, müteahhidinden malzeme üreticisine ve bilinçsiz tadilat yapan mal sahiplerine kadar herkesi tartıştırdıktan birkaç ay sonra unutulup gitmiştir. Yerini "ateş düştüğü yeri yakar" misali bölge halkının yaralarının sarılması çabalarına bırakmıştır. Zaman içerisinde bölgenin depremselliği unutularak, mevcut yapı stokunun akıbeti unutulmaya yüz tutmuştur" dedi. Yrd. Doç. Dr. Ergün, Van depreminde yıkılan ve hasar gören binaları teknik açıdan değerlendirerek şunları söyledi: "Van Depreminde yıkılan ve hasar gören binalar incelendiğinde, daha önceki depremlerde alışılagelen manzaralar ve yetersizlikler benzer biçimde ortaya çıkmıştır. Buradan çıkan sonuç, özellikle 2000 yılı öncesinde projelendirilmiş ve inşa edilmiş yapı stokunun, depreme dayanıklı yapı tasarımında gerek projelendirme, gerek malzeme ve işçilik gerekse kontrol mekanizmalarının yetersiz kaldığıdır. Geçmiş depremlerde olduğu gibi Van depremi sonrasında da deprem bölgelerinde bulunan (yaklaşık ülke coğrafyasının %92'si) mevcut yapı stokunun büyük bir bölümünün potansiyel bir risk taşıdığı gerçeğini tekrar gündemimize getirmiştir. Ülkemizde yaşanan depremler sonrası yapısal hasarlara neden olan unsurlar teknik olarak ele alındığında, yetersizliklerimiz; • Betonarmeyi teşkil eden beton ve donatının standartlara uygun olmaması • İşçilik düzeyinin düşük olması • Taşıyıcı sistem düzenlemesindeki yanlışlıklar • Yapı yerinin zemininin incelenmemesi ve zemine uygun temel ve yapı sistemi oluşturulmaması • Yönetmelik ve standartlarda belirtilen konstrüktif ayrıntılara dikkat edilmemesi • Statik ve betonarme hesaplarda yapılan hatalar şeklinde sıralanabilir. Yrd. Doç. Dr. Ergün, Türkiye'de depreme karşı yapı denetimi ve güvenliği ile ilgili yasal düzenlemelere de değinerek, "Bilinen yetersizliklerin giderilmesi amacına yönelik çalışmaların başında 1998 yılında yürürlüğe giren çağdaş yaklaşımlar getiren ve depreme dayanıklı yapı tasarımında önemli değişiklikler yapan ve 2007 yılında revize edilen "Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik" gelmektedir. Bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesi 1999 Marmara Depremi ile aynı zamana denk gelmesi ülkemizde yapı güvenliği açısından bir milat olarak değişime yol açmış ve 2000 yılından itibaren yapılan yapılar eski yapılardan çok daha güvenlikli olarak inşa edilmeye başlanmıştır. Fakat kontrol ve denetim mekanizmasında bazı eksiklikler, projelendirilmesi iyi yapılmış yapıların imalatında gerekli özenin gösterilmemesi ve can alıcı uygulama detaylarının yapılamamasına neden olmaktadır. Bu olumsuzluğun giderilmesi 4708 Sayılı Yapı Denetim Hakkında Kanunun, Bakanlar Kurulu kararıyla 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren tüm yurtta geçerli kılınmasıyla aşılmış ve yapı güvenliği noktasında bir adım daha atılmıştır" dedi. Yrd. Doç. Dr. Ergün, AKÜ'nün deprem konusundaki çalışmalarının devam ettiğini de ifade ederek, "Üniversitemizde deprem konusunda önemli çalışmalar yapıldı. Bu çalışmaların başında, farklı disiplinler arasından seçilen öğretim üyelerinden oluşan bir yayın kurulu tarafından "Deprem" adlı kitap basımı 2005 yılında yapılmıştır. Kitap kapsamında "Fay Mekanizması, Deprem Oluşumu, Deprem ve Yapılar, Depremden Korunma, İlk Yardım ve Kurtarma" konuları ayrı ayrı incelenmiştir. Depremler sonrası toplum bilinçlendirilmesi kapsamında bir dizi konferans, panel ve seminerler düzenlenmiştir. Ayrıca, 2009 yılında Üniversitemiz ile Afyonkarahisar Belediyesi'nin işbirliği ve TMMOB Mimarlar Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası Afyonkarahisar temsilciliğinin birlikteliği ile "Afyonkarahisar Deprem Çalıştayı" düzenlenmiştir. Bu çalıştayda 6 farklı üniversiteden öğretim üyeleri ile Afyonkarahisar Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğü ve İl Sivil Savunma Müdürlüğü'nden uzmanlar katılmış ve deprem konusu detayları ile incelenmiştir. Bu çalıştay ile gerek ülkemizin gerekse ilimizin depremselliği gündeme getirilmiş, depreme hazırlıklı olmak için yapılması gerekenler ortaya konulmuş ve binalarımızın depreme dayanıklı olmasının sağlanması amaçlanmıştır. Çalıştay sonrası yayımlanan sonuç bildirgesi ile yapılan çalışmalar topluma duyurulmuştur" şeklinde konuştu. Yrd. Doç. Dr. Ergün, AKÜ'nün önümüzdeki günlerde deprem konusundaki çalışmaları ile ilgili de bilgi vererek, "Üniversitemiz bundan önce yapılan çalışmalarda olduğu gibi bundan sonraki çalışmalarında da "deprem" konusunda duyarlılığını sürekli gündemde tutacaktır. Önümüzdeki günlerde Rektörlük bünyemizde farklı disiplinlere dayalı "Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi" nin kurulması sağlanacaktır. Ayrıca, Afyonkarahisar halkına yönelik yapı güvenliği kavramının ön plana çıkarılması ve önlem alma bilincinin geliştirilmesi konusunda seminer, inşaat sektöründe çalışan usta ve işçiler için ise deprem dayanıklı yapı tasarım ilkelerinin uygulama esasları hakkında meslek içi eğitim kursu düzenlenecektir" dedi. 



kaynak: http://www.on5yirmi5.com/haber/guncel/olaylar/67227/depremde-binalari-yikan-6-sebep.html




Burdanda izleyebiliriz...

ÖĞRENME ÇIKTISI

Öğrenme Çıktıları Nasıl Yazılır?

Ø  Öğrenme çıktılarını yazmaya bir ders düzeyinde başlanılmalıdır.
Ø  “Öğrencim, bu sürecin sonunda hangi bilgi ya da becerilere sahip olmalıdır?” sorusunun cevabı çalışmalarınıza yön verecektir.
Ø  Öğrenme çıktıları ile ilgili ifadeleri “bilişsel, psiko-motor, duyuşsal ya da  anahtar becerilere göre sınırlandırılmalıdır..
Ø  Öğrencinin yapması gereken öğrenmeyi tanımlayan bir eylem  fiiliyle başlanılmalı  (uygun fiiller için bir kılavuz kullanınız). Eylem fiilleri (örneğin ad verme) ve dersin/ünitenin konusu (cümlede kullanılan dilbilgisi öğelerini listeleme) öğrenciden beklenenleri  gösterir.
Ø  Eylem fiilinden sonra, ele alınacak konuyu tanımlayan ders konusu ele alınmalıdır    ·         Bir cümlede kullanılan dilbilgisi öğelerine ad verir.                                              ·         Bir video kayıt cihazını işlem  basamaklarına uygun olarak çalıştırır.                      ·         Bilimsel konularda ifade edilen görüşleri karşılaştırır.

Öğrenme çıktılarını belirledikten sonra, bu hedeflere ulaşabilmek için gerekli olan

Ø  Öğrenme - öğretme yöntemi seçilmelidir.
Ø  Ölçme/değerlendirme teknikleri.. belirlenmelidir.
Ø  Seçtiğiniz ölçme tekniklerinin  hedeflenen öğrenme çıktısına ulaşıp ulaşılamadığını gösterdiğinden emin olunmaldır.
Ø  Ölçme tekniklerinin seçiminde kılavuzdaki fiiller yardımcı olacaktır.


ÖRNEKLER: 

1/ Makinin tahribatıyla ne oluşur ?.....  GARİG

2/ En düzenli yağış hangi bölgemizdedir ?..... KARADENİZ
3/ Dünya kaç levhadan oluşur ?.....  7 adet levhadan oluşur. 
4/ Coğrafyanın babası kimdir?...... Hekataios
5/ Çöl ne demektir ?..... Issız yer 





GEÇMİŞTEN YAKIN TARİHE 10 HARİTA

İlk örnekleri M.Ö. 6. yüzyıla dayanan ve dünyanın hala düz olduğu inancıyla çizilen dünya haritaları daha sonra Helenistik Dönem'le birlikte küre şeklinde çizilmeye başlanıyor.  Bu dönemde coğrafya biliminde meydana gelen gelişmeler, Roma İmparatorluğu döneminde Batlamyus'un çizdiği dünya haritasına önayak oluyor ve bu harita Orta Çağ'ın sonuna kadar kabul görüyor. 15 ve 18. yüzyıllar arasındaki coğrafi keşiflerle birlikte, dünya haritaları gittikçe aslına daha uygun olmaya başlasa da, Afrika'nın iç kısımları ve Antarktika 19. yüzyıla kadar keşfedilemiyor. İşte tarihteki haritalardan bazıları:


1. Babil Dünya Haritası (M.Ö. 600)

Babil Dünya Haritası (M.Ö. 600)Bilinen en eski dünya haritası olan Babillilere ait bu harita, kil bir tablet üzerine oyulmuştur. Üzerinde çivi yazısıyla yazılmış bir metin bulunduran ve dünyayı Babillilerin perspektifinden yansıtan bu tablet, British Museum'da sergilenmektedir.


2. Anaksimandros'un haritası (M.Ö. 610-546)

Anaksimandros'un haritası (M.Ö. 610-546)

İyonlu bir filozof olan Anaksimandros'un çizdiği bu haritada Ege Denizi dünyanın merkezinde, kıtalar onun etrafında yer alıyor. En dışta ise okyanus bulunuyor. Haritanın aslı günümüze ulaşmasa da, yukarıdaki temsilin haritaya benzediği düşünülüyor.



3. Eratosthenes'in haritası (M.Ö. 276-194)

Eratosthenes'in haritası (M.Ö. 276-194)
Büyük İskender'in yaptığı seferlerden aldığı bilgiyle gelişmiş bir dünya haritası çizen Eratosthenes'in haritasında Asya, gerçeği daha iyi yansıtacak bir biçimde daha geniş çizilmiş. Aynı zamanda bu harita, Eratosthenes'in küre biçimindeki dünya anlayışını destekleyecek şekilde paralel ve meridyenleri içeriyor.


4. Posidonius'un haritası (M.Ö. 150-130)


Posidonius'un haritası (M.Ö. 150-130)

Canopus yıldızını referans alarak dünyanın çapını küçük bir yanılmayla tahmin eden Posidonius'un haritası, Orta Çağ bilginlerini Eratosthenes'in haritasının mı yoksa bunun mu daha gerçeğe uygun olduğu konusunda tartışmalara sürüklemiştir.


5. Batlamyus'un (Ptolemy) haritası (M.S. 150)

Batlamyus'un (Ptolemy) haritası (M.S. 150)Bu haritanın en önemli özelliği enlem ve boylamları gösteriyor olması ve Batlamyus'un geniş astronomi bilgisi sayesinde öncekilere göre çok daha ayrıntılı bir örnek olması. Başta da belirttiğimiz gibi bu harita çok uzun zaman boyunca geçerliliğini korumuştur.





6. Tabula Peutingeriana (M.S. 300)

Tabula Peutingeriana  (M.S. 300)

Bu harita Roma İmparatorluğu'ndaki yolları göstermek için tasarlanmıştır. Resimde gördüğünüz harita, aslının 13. yüzyılda yapılmış bir kopyasıdır. Harita Avrupa'yı, Asya'nın bir bölümünü ve Kuzey Afrika'yı kapsar.




7. İbn Havkal (M.S. 900)

İbn Havkal (M.S. 900)10. yüzyılda yaşadığı bilinen Arap bilim insanı İbn Havkal, kendi seyahat deneyimlerine dayanarak ve büyük bir ihtimalle Batlamyus'un çalışmalarından etkilenerek bir dünya haritası çizmiştir.













8. Anglo-Sakson dünya haritası (M.S. 1040)


Anglo-Sakson dünya haritası (M.S. 1040)Özellikle Britanya'nın detaylı bir görünümünü sunan bu harita, Romalıların kullandığı bir harita esas alınarak yapılmış olsa da, aynı zamandan pek çok kaynaktan derlenen bilgilerle oluşturulmuş. Daha sembolik bir görünüm sunan diğer Orta Çağ haritalarının aksine Kudüs'ü merkeze koymayan ve Doğu'yu daha yukarıda gösteren bu harita, Hindistan ve Sri Lanka'yı da içeriyor.









9. Kâşgarlı Mahmud'un haritası (M.S. 1072)

Kâşgarlı Mahmud'un haritası (M.S. 1072)Kâşgarlı Mahmud'un Divânu Lügati't-Türk adlı eserinde Türk dünyasını yani doğuyu merkez alarak çizdiği bu harita, Balasagun'u (bugünkü Kırgızistan) dünyanın merkezi olarak gösterir.  Harita aynı zamanda dünyayı çevreleyen bir okyanus içerir. Harita bugün Pera Müzesi'nde sergilenmektedir.






10. Pietro Vesconte'nin dünya haritası (M.S. 1321)

Pietro Vesconte'nin dünya haritası (M.S. 1321)İtalyan coğrafyacı Pietro Vesconte'nin dünya haritası, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerini aslına uygun biçimde gösteren ilk harita olarak biliniyor. Harita, Kuzey Avrupa kıyılarını da diğer haritalara göre daha gerçeğe uygun gösteriyor.

7 Nisan 2017 Cuma

COĞRAFYANIN İLKELERİ




coğrafyanın ilkeleri nelerdir ile ilgili görsel sonucu


1. Nedensellik İlkesi:
Coğrafi olayların araştırılması sırasında olayların nedenleri sorulmakta ve bunlara yanıtlar aranmaktadır. Örneğin Yağmur nasıl yağmaktadır? , Depreme neden olan faktörler nelerdir?
2. Dağılış İlkesi:
Coğrafi olayların yeryüzündeki dağılımı incelenmektedir. Coğrafyacı bir olayın sadece nedenini araştırmakla kalmaz bu olayın yeryüzü genelinde dağılımını da incelemektedir. Yukarıda sorulan sorulara coğrafyacı şöyle devam eder; Yağmurun ülkemizdeki coğrafi dağılımı nasıldır? Türkiye'de depremler hangi sahalarda daha fazladır ?
Dağılış ilkesi sadece coğrafyaya has bir özelliktir. Coğrafya'ya kimlik kazandıran
ve diğer bilimlerden ayıran ilke dağılış ilkesidir.
Coğrafya'ya dağılış ilkesini Frederic Ratzel Kazandırmıştır.
3. Bağlılık İlkesi:
Coğrafi olayların birbirleri ile olan bağlantıları da incelenmektedir. Örneğin Yağışın basınçla, sıcaklığın Güneş ışınlarının düşme açısı ile olan ilişkisi ya da Dağlık ve engebelik alanların nüfus ve yerleşme üzerindeki etkileri de incelenmektedir.

COĞRAFYANIN BÖLÜMLERİ VE ÖZELLİKLERİ


     Coğrafya incelemiş olduğu konuları göre iki bölüme ayrılmaktadır :

     1. Genel Coğrafya              

          A. Fiziki Coğrafya

               a) Jeomorfoloji

               b) Klimatoloji

               c) Biyocoğrafya

               d) Hidrografya

          B. Beşeri Coğrafya

          C. Ekonomik Coğrafya

     2. Yerel Coğrafya                 

        A) Bölge Coğrafyası

        B) Ülke Coğrafyası

        C) Kıta coğrafyası

    

1. GENEL COĞRAFYA :  Fiziki beşeri ve ekonomik olayların yeryüzünün tamamında ayrı ayrı ele almaktadır. Olayların meydana geliş nedenleri ve dağılışları incelenmektedir. Gözlem ve karşılaştırma  yapılarak olaylar bir sınıflandırmaya çalışmaktadır. Genel coğrafya incelemiş olduğu konular bakımından üç bölüme ayrılmaktadır.

    

A) Fiziki Coğrafya : Yüzey şekilleri  başta olmak üzere okyanuslar denizler göller ve akarsular gibi su küreyi oluşturan unsurlar da inceleme alanına girmektedir. Fiziki coğrafya denizlince yeryüzünün dış görünümü aklımıza gelmelidir.

     Jeomorfoloji ( Yüzey şekilleri bilimi ) : Yeryüzü şekillerinin oluşumlarını araştırır. bunları sınıflandırır. Örneğin Depremlerin meydana gelmesi . akarsuların oluşturmuş olduğu şekiller , buzul ve rüzgarların meydana getirdiği yer şekilleri jeomorfolojinin inceleme alanına girmektedir.



     Klimatoloji( İklim Bilgisi ): Yeryüzündeki iklim tiplerini ve bu iklim tiplerinin coğrafi dağılımını incelemektedir. Örnek vermek gerekirse Tropikal iklimi meydana getiren şartlar ve bu iklimin görüldüğü yerler klimatoloji biliminin kapsamı alanına girmektedir.

     Biyocoğrafya( Canlılar coğrafyası ) : İnsan hariç yeryüzündeki diğer canlıların (  hayvan ve bitki ) coğrafi dağılışını ve bu bu dağılışı etkileyen fiziki şartları incelemektedir. Örneğin küçük baş hayvanların dağılım alanları ve bu dağılımda etkili olan iklim koşulları ve yer şekillerinin etkisi biyocoğrafyanın konusudur.

     Hidrografya ( sular coğrafyası ) : Denizler , göller, akarsular ile yeraltı sularının özelliklerini inceler dağılışlarını açıklar .



B) Beşeri Coğrafya :  Yeryüzündeki insan topluluklarının doğal ortamla olan ilişkilerini incelemektedir.             

İnsanlara ait tüm özellikler beşeri coğrafyanın konusu içerisinde yer almaktadır. Örneğin İnsanların sayısı , yıldan yıla değişimi bu değişimde etkili olan faktörler , İnsanların yaş cinsiyet , medeni durum, çalışma koşulları , eğitim seviyesi gibi özellikleri beşeri coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır .



C) Ekonomik Coğrafya : İnsanların yapmış olduğu faaliyetler ekonomik coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır. Tarımı etkileyen şartlar , tarım ürünlerinin yetişme şartları , tarım ürünlerinin coğrafi dağılışı yine aynı sanayi , ulaşım, ticaret ve turizmi etkileyen olaylar da ekonomik coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır.



2. YEREL COĞRAFYA :  Genel coğrafyanın incelemiş olduğu tüm konular yerel coğrafyanın konuları arasında yer almaktadır. Ancak yerel coğrafya olayları incelerken bir sınır belirtmektedir ve olayları daha dar bir çerçeve de incelemektedir. Örneğin rüzgar oluşumuna neden olan faktörler genel coğrafyanın klimatoloji biliminin kapsamı içerisindedir. Ancak Türkiye'de etkili olan rüzgarlar yerel rüzgarlar yerel coğrafyanın konusuna girer.



Tarihte Coğrafyaya Katkısı Olan Türk, Müslüman Ve Yabancı Bilim Adamları

Evliya Çelebi
1611 – 1682 yılları arasında yaşamış ünlü bir seyyahtır. 17. yüzyılın en büyük Türk gezginidir. Gezdiği yerlerin beşeri ve fiziki coğrafya özelliklerini tasvir ederek eserinde toplamış ve bu eser günümüz coğrafyacılar tarafından benimsenen önemli bir kaynaktır. Eseri Seyahatnamedir.
Aristo
M.Ö.. 384 – 322 yılları arasında yaşamıştır. Sisamlı ya da Makedonyalı olduğu sanılmaktadır. Büyük İskender’e hocalık, Eflatun’a ise öğrencilik yapmıştır. Başta matematik ve felsefe olmak üzere çağının bütün ilimleriyle uğraşmıştır. Dünyanın yuvarlak olduğu görüşünü rasyonel olarak ortaya koyan ilk bilim adamıdır. Bu yargıya ay tutulması sırasında dünyanın ay üzerine düşen gölgesinin dairesel olduğu varsayımından hareketle ancak yuvarlak bir cismin gölgesinin yuvarlak olabileceği varsayımından dünyanın biçiminin yuvarlak olduğu görüşünü ileri sürmüştür. Eseri Politikadır.
Piri Reis
1470 – 1554 yılları arasında yaşamıştır. Büyük Türk Amirali Piri Reis devrinin en ünlü Türk kartoğrafıdır. Dünya haritasını hazırlayan ilk Türk ünvanına sahiptir. Bu haritanın sadece Amerika’yı gösteren paftası günümüze ulaşmıştır. Eseri Kitab-ı Bahriyedir.
Tales
M.Ö. 636 – 546 yılları arasında yaşamıştır. Ege kıyısında bulunan Milet’te doğmuştur. Daha çok matematik alanında çalışma yapmıştır.
Coğrafi görüş olarak dünyanın şeki hakkında bir teori ortaya atmıştır. Tales’e göre dünya okyanuslar üzerinde yüzen bir diske benzer ve de yuvarlaktır.
Eratostenes
M.Ö. 276 – 195 yılları arasında yaşamıştır. Asvan’da doğmuştur. Öğrenimini Atina’da yaptıktan sonra İskenderiye’ye yerleşerek çalışmalarını orada sürdürmüştür. Coğrafya ismini ilk kullanan kişi olduğu için coğrafya ilminin adını ilk koyan kişi olarak bilinir. Dünyanın ekvator üzerinde çevre uzunluğunu ve bir derecelik meridyen yayını hesaplamıştır. Bölgesel coğrafyanın gelişmesine de katkısı olmuştur.
Batlamyus
Doğum ve ölüm tarihleri tam olarak bilinmemektedir. Mısır’da MS. I.Yüzyılda doğduğu söylenmektedir. Roma İmp. devri coğrafyacısı olduğu kabul edilir. Roma imparatorluğu devrinde dünyayı en gerçekçi bir şekilde tasvir etmiş coğrafyacı olarak bilinir. Hazırladığı dünya haritası gerçeğe nispeten yakındır. Çalışmalarında bugünkü Hint Okyanusu güneyinde büyük bir kara parçası bulunduğunu ileri sürmüş, ve bu kara parçasının daha sonradan Antarktika olduğu anlaşılacaktır.
Biruni
978 – 1048 yılları arasında yaşamıştır. Harezmi’de doğduğu söylenmektedir. Çağının ünlü bir matematik ve matematik coğrafyacısı olarak bilinir. Dünyanın yarıçapın 6.425,7 km. olarak hesaplamıştır(Gerçeği : 6.376 km.). Dünyanın çevresini 42.516 km olarak hesaplamıştır(Gerçeği : 40.076km). Eseri; El-Kanun El-Maksudi dir.
Copernicus
1564 – 1642 yılları arasında yaşamış İtalyan gökbilimcidir. Teleskopu kullanarak gezegen ve yıldızları inceleyen ilk bilim adamıdır. İncelemeleri sonucunda ayın üzerindeki kraterleri, güneş lekelerini, gezegenlerin güneş çevresinde hareket ettiğini ortaya koymuştur.
Kepler
1571 – 1630 yılları arasında yaşamış alman gökbilimcidir. Gezegenlerin güneş çevresinde elips biçiminde yörüngeleri vardır görüşünü ileri sürerek bu görüşünü ispatlamıştır.
Humbolt
1769 – 1859 yılları arasında yaşayan alman coğrafyacıdır. Humbold, coğrafya dışında yerbilimlerinin de ilk temsilcisi sayılır.
– Coğrafya ilmine bilimsel anlamda gezi-gözlem metodunu kazandırmıştır.
– Coğrafya ilmine sebep-sonuç, dağılış ve ilgi prensiplerini kazandırmıştır.
– İzoterm, izohips, izobat, profil ve kesit gibi yardımcı ifade şekillerini coğrafyaya kazandırmıştır.
Ritter
1779 – 1859 yılları arasında yaşayan Alman coğrafyacıdır. Aynı zamanda tarihçi ve filozoftur. Beşeri coğrafya insan ile çevre arasındaki ilişkileri inceler tezini ileri sürerek beşeri coğrafyanın konusunu belirlemiştir.
Ratzel
1844 – 1904 yılları arasında yaşayan alman coğrafyacıdır. Beşeri coğrafya adlı eseri ilk yazan bilim adamıdır. Ayrıca politik coğrafya adlı eseriyle siyasi coğrafyanın kurucusu sayılır.Bu eserinde ileri sürdüğü görüşler, Hitler’in dünya egemenliği kurma hülyasına bile esas oluşturmuştur.
Wegener
1880 – 1930 yılları arasında yaşamış Alman bilim adamıdır. Aynı zamanda bir meteoroloji uzmanıdır. Kıta kayması kuramını ilk ortaya atan bilim adamıdır.
Ksenefon
Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) adlı eserinde Anadolu’nun nüfus özellikleri, coğrafyası, gelenek ve görenekleri hakkında bilgiler vermektedir. Anabasis yedi kitaptan oluşmaktadır. Eser anı defteri biçiminde kronolojik bir düzen izlemiştir. Çizdiği harita M.Ö. 5. yüzyılın en detaylı haritası olarak kabul edilmektedir.

NEDEN COĞRAFYA ÖĞRENMELİYİZ

  1. Ülkemizde batılı eğitim sistemi yeni kullanılmaya başlanmasına rağmen coğrafya ve tarih dersleri eskiden beri verilen derslerdendir.Şimdi bunları öğrenmemizin sebeplerini yazalım:
  • Yakın çevresinden başlayarak yurdumuzu ve dünyayı tanımak. Öğrencide vatan, millet ve insanlık sevgisini benimsetmek.
  • Çeşitli coğrafi olaylarının yeryüzünde dağılışını, bunların sebep sonuç ilişkilerini ve canlılar üzerindeki etkilerini inceletmek.
  • İnsanların birbiri ile ve coğrafi çevreleriyle karşılıklı ilişkilerini inceleterek ülkemizin ekonomik kalkınmasına fayda sağlamak.
  • Yeryüzünün yaşama şartlarını, imkanlarını ve kaynaklarını tanıtmak. Ve bu kaynakları doğru bir şekilde kullanarak israfından kaçınmak
  • Milletlerin refah ve mutluluklarının coğrafi çevreden yararlanmalarına ne kadar bağlı olduğunu ve ülkemizin işlenmemiş, geniş alanlara yayılan doğal kaynaklarının olduğunu belirtmek.
  • Milletlerin karşılıklı olarak birbirlerine muhtaç olduğunu ve birbirleri ile iş birliğini iyi niyet çerçevesinde yapmaları gerektiğini kavratmak.
  • Dünya milletleri arasındaki ekonomik bağları inceleyerek ülkemizin dünya ekonomisindeki yerini kavratmak
  • Türkiye’nin ekonomik sosyal kalkınmasına yarayan yer altı ve yerüstü kaynaklarını, turistik zenginliklerini tanıtmak ve milli servetlerimizi koruma konusunda bilinçlendirmek.
  • Çeşitli haritaları, resimleri, grafik ve diyagramları yorumlamayı, bunlardan faydalanmayı öğretmek.
  • Öğrencileri yurdumuzun ve milletimizin sorunları ile uğraşan, bunlara çözümler arayan bireyler olarak yetiştirmek. 
İnsanlar yaşayabilmek ve yaşam düzeylerini yükseltebilmek için çeşitli bilgilere ihtiyaç duyarlar. Bunlardan birisi de coğrafi bilgilerdir. Coğrafya derslerinde öğrendiğimiz bilgiler, bizlerin hayatını çeşitli yönlerden ilgilendirir ve bizlere çeşitli konularda yardımcı olur.
Bunlardan başlıcaları:
– Yer ve yön bulmada yarar sağlar. En basitinden bir adres aradığımızda bile coğrafi bilgiye ihtiyaç duyarız.
– Haritalardan yararlanmamızı sağlar.
– Yurt sevgisi kazandırır, vatandaşlık bağlarının güçlenmesini sağlar.
– Ülkemizi diğer ülkelerle karşılaştırmamızı sağlar. Ülkemizin diğer ülkelerden farkını görmemizi sağlayarak doğal zenginliklerimizi doğru yönde kullanmamızı hedefler.
– Kalkınma planları hazırlanmasında yardımcı olur. Ülkemizin eksik yönlerini ve ihtiyaçlarını saptayarak bu yönde çalışmalar yapmamızı sağlar.
– Savaş sırasında bilgilerden ve haritalardan faydalanılır. 
''http://bilgeo.com/neden-cografya-ogrenmeliyiz/'' sayfasından alıntı yapılmıştır.

Ayrı olarak bizim hocamız olan MUSTAFA GİRGİN hocamın'da neden coğrafya öğreniyoruz makalesinide sizle paylaşmak istiyorum.

https://scholar.google.com.tr/citations?user=gWgbJNIAAAAJ&hl=tr